21/05 Eyüp 25-28
[tr] Eyüp 25-28
25:1 Şuahlı Bildat şöyle yanıtladı:
2 ‹‹Egemenlik ve heybet Tanrıya özgüdür,
Yüce göklerde düzen kuran Odur.
3 Orduları sayılabilir mi?
Işığı kimin üzerine doğmaz?
4 İnsan Tanrının önünde nasıl doğru olabilir?
Kadından doğan biri nasıl temiz olabilir?
5 Onun gözünde ay parlak,
Yıldızlar temiz değilse,
6 Nerede kaldı bir kurtçuk olan insan,
Bir böcek olan insanoğlu!››
26:1 Eyüp şöyle yanıtladı:
2 ‹‹Çaresize nasıl yardım ettin!
Güçsüz pazıyı nasıl kurtardın!
3 Bilge olmayana ne öğütler verdin!
Sağlam bilgiyi pek güzel öğrettin!
4 Bu sözleri kime söyledin?
Senin ağzından konuşan ruh kimin?
5 ‹‹Suların ve sularda yaşayanların altında
Ölüler titriyor.
6 Tanrının önünde ölüler diyarı çıplaktır,
Yıkım diyarı örtüsüz.
7 O boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar,
Hiçliğin üzerine dünyayı asar.
8 Bulutların içine suları sarar,
Bulutlar yırtılmaz onların ağırlığı altında.
9 Dolunayın yüzünü örter,
Üstüne bulutlarını serper.
10 Suların yüzeyine sınır çizer
Işıkla karanlığın ayrıldığı yerde.
11 Göklerin direkleri sarsılır,
Şaşkına dönerler O azarlayınca.
12 Gücüyle denizi çalkalar,
Ustaca Rahavı vurur. güçlerini simgeleyen bir deniz canavarı.
13 Gökler Onun soluğuyla açılır,
Onun eli parçalar kaçan yılanı.
14 Bunlar yaptıklarının küçücük parçaları,
O'ndan duyduğumuz hafif bir fısıltıdır.
Gürleyen gücünü kim anlayabilir?››fı sözleridir.
27:1 Eyüp anlatmaya devam etti:
2 ‹‹Hakkımı elimden alan Tanrının varlığı hakkı için,
Bana acı çektiren Her Şeye Gücü Yetenin hakkı için,
3 İçimde yaşam belirtisi olduğu sürece,
Tanrının soluğu burnumda olduğu sürece,
4 Ağzımdan kötü söz çıkmayacak,
Dilimden yalan dökülmeyecek.
5 Size asla hak vermeyecek,
Son soluğumu verene dek suçsuz olduğumu söyleyeceğim.
6 Doğruluğuma sarılacak, onu bırakmayacağım,
Yaşadığım sürece vicdanım beni suçlamayacak.
7 ‹‹Düşmanlarım kötüler gibi,
Bana saldıranlar haksızlar gibi cezalandırılsın.
8 Tanrısız insanın umudu nedir
Tanrı onu yok ettiğinde, canını aldığında?
9 Başına sıkıntı geldiğinde,
Tanrı feryadını duyar mı?
10 Her Şeye Gücü Yetenden zevk alır mı?
Her zaman Tanrıya yakarır mı?
11 ‹‹Tanrının gücünü size öğreteceğim,
Her Şeye Gücü Yetenin tasarısını gizlemeyeceğim.
12 Aslında siz, hepiniz gördünüz bunu,
Öyleyse ne diye boş boş konuşuyorsunuz?
13 ‹‹Kötünün Tanrıdan alacağı pay,
Zorbanın Her Şeye Gücü Yetenden alacağı miras şudur:
14 Çocukları ne kadar çok olursa olsun, kılıçla öldürülecek,
Soyu yeterince ekmek bulamayacaktır.
15 Sağ kalanlar hastalıktan ölüp gömülecek,
Dul karıları ağlamayacaktır.
16 Kötü insan kum gibi gümüş yığsa,
Yığınla giysi biriktirse,
17 Onun biriktirdiğini doğru insan giyecek,
Gümüşü suçsuz paylaşacak.
18 Evini güve kozası gibi inşa eder,
Bekçinin kurduğu çardak gibi.
19 Zengin olarak yatar, ama bu öyle sürmez,
Gözlerini açtığında hepsi yok olup gitmiştir.
20 Dehşet onu sel gibi basar,
Kasırga gece kapar götürür.
21 Doğu rüzgarı onu uçurup götürür,
Yerinden silip süpürür.
22 Acımasızca üzerine eser,
Elinden kaçmaya çalışırken.
23 Onunla alay ederek el çırpar,
Yerinden ıslık çalar.›› sözleridir.
28:1 Gümüş maden ocağından elde edilir,
Altını arıtmak için de bir yer vardır.
2 Demir topraktan çıkarılır,
Bakırsa taştan.
3 İnsan karanlığa son verir,
Koyu karanlığın, ölüm gölgesinin taşlarını
Son sınırına kadar araştırır.
4 Maden kuyusunu insanların oturduğu yerden uzakta açar,
İnsan ayağının unuttuğu yerlerde,
Herkesten uzak iplere sarılıp sallanır.
5 Ekmek topraktan çıkar,
Toprağın altı ise yanmış, altüst olmuştur.
6 Kayalarından laciverttaşı çıkar,
Yüzeyi altın tozunu andırır.
7 Yırtıcı kuş yolu bilmez,
Doğanın gözü onu görmemiştir.
8 Güçlü hayvanlar oraya ayak basmamış,
Aslan oradan geçmemiştir.
9 Madenci elini çakmak taşına uzatır,
Dağları kökünden altüst eder.
10 Kayaların içinden tüneller açar,
Gözleri değerli ne varsa görür.
11 Irmakların kaynağını tıkar,
Gizli olanı ışığa çıkarır.
12 Ama bilgelik nerede bulunur?
Aklın yeri neresi?
13 İnsan onun değerini bilmez,
Yaşayanlar diyarında ona rastlanmaz.
14 Engin, ‹‹Bende değil›› der,
Deniz, ‹‹Yanımda değil.››
15 Onun bedeli saf altınla ödenmez,
Değeri gümüşle ölçülmez.
16 Ona Ofir altınıyla, değerli oniksle,
Laciverttaşıyla değer biçilmez.
17 Ne altın ne cam onunla karşılaştırılabilir,
Saf altın kaplara değişilmez.
18 Yanında mercanla billurun sözü edilmez,
Bilgeliğin değeri mücevherden üstündür.
19 Kûş topazı onunla denk sayılmaz,
Saf altınla ona değer biçilmez.
20 Öyleyse bilgelik nereden geliyor?
Aklın yeri neresi?
21 O bütün canlıların gözünden uzaktır,
Gökte uçan kuşlardan bile saklıdır.
22 Yıkımla Ölüm:
‹‹Kulaklarımız ancak fısıltısını duydu›› der.
23 Onun yolunu Tanrı anlar,
Yerini bilen Odur.
24 Çünkü O yeryüzünün uçlarına kadar bakar,
Göklerin altındaki her şeyi görür.
25 Rüzgara güç verdiği,
Suları ölçtüğü,
26 Yağmura kural koyduğu,
Yıldırıma yol açtığı zaman,
27 Bilgeliği görüp değerini biçti,
Onu onaylayıp araştırdı.
28 İnsana, ‹‹İşte Rab korkusu, bilgelik budur›› dedi,
‹‹Kötülükten kaçınmak akıllılıktır.››